Çocukken, henüz gerçek hayatın karanlık yüzüyle karşılaşmamışken bize her şey toz pembe gibi gelir. Hayatımızda dehşet verici olayların yaşanmasındansa bir Unicorn’un karşımıza çıkmasını daha olası olarak görürüz. Özellikle 3-4 yaş arasında hayal dünyası yeni gelişmeye başlayan çocukların, çizgi film izlemek ve oyun oynamak en çok yaptıkları aktivitelere örnek gösterilebilir. Çocukken bu gibi etkinlikler hayal dünyamızı şekillendirir. Gerçek hayatın katı dünyasındansa hayal dünyasında pamuk şekerlerin üzerinden uçmak, vahşi ormanlarda kâşif olmak veya dinozorlar diyarında dolaşmak bize heyecan verir. Aslında bir şekilde kendimizi kaptırarak o eğlenceli dünyanın baş kahramanı oluruz.
Her insan aynı olmadığı gibi her çocuğun da bu hayal dünyasında oyalanma süresi farklıdır. Çevre burada büyük rol oynar. Bazı kişiler daha çabuk olgunlaşırlarken bazılarımız ise 30’lu yaşlarımıza gelsek bile o büyülü dünyanın içinden çıkamayız. Örneğin; 12 yaşında hala oyun oynayan ve çizgi film izleyen biriyle, aynı yaşta yetişkin dizileri izleme başlayan bir çocuğu ele alırsak, yetişkin filmi izlemeye başlayan çocuğun 30 yaşına geldiğinde gerçek hayatın getirdikleriler ile yüzleşmesi kolay olacaktır. Ancak o eski hayal dünyasından eser kalmadığı gibi hayatındaki yaratıcılık yönü körelebilir. Hala çizgi film izlemeye devam eden çocuğun ise gerçek hayata adaptasyonu zor olacaktır hatta benliği ile çatışmaya girip hayal dünyasındaki evini, kişiyi veya nesneyi özleyerek oraya geri bile dönmek isteyebilir.
Bu iki durumun hem avantajları hem de dezavantajları vardır ve biri diğerinden daha iyi diyemeyiz. Çeşitli hayal dünyasına sahip olmak kişinin savunma mekanizması olduğu söylenebilir. Kişi zor durumlarla karşılaştığında hemen pes etmek yerine istediği dünyaya ulaşmak için umuda sahip olur ve ulaşmak istediği hedefi vardır. Bu kişiler bir problemle karşılaştıkları zaman oyun oynamaya ve hayal dünyalarını geliştirecek yöntemlere sığınabilirler ve bu zamanlarda kendi hikayelerinin baş karakterleri gibi hissedebilirler. Ancak gerçek hayatta yakın ilişkiler konusunda sorun yaşayabilirler ve eşleri ile zıt karakterde oldukları zamanlarda çatışmalar çıkabilmektedir.
Birey, yakın ilişkilere başlamadan birlikte olacağı kişinin kendisiyle benzer karakterde olmasına dikkat etmesi gerekir. 0-6 yaşın kişinin karakterini etkilediği için bu yaş sonrası yetişkinlerin birbirlerini değiştirmemesi gerekir. Bu yüzden de bir ilişkiye başlamadan önce hazırlık dönemi iyi geçmelidir.
Komentáre